Anksiyete Bozuklugu, Panik Atak, Ruhsal Bunalım gibi yazıların paylaşıldıgı web günlüğüdür.
13 Temmuz 2015 Pazartesi
Depresyon Nedir? Depresyondan Nasıl Çıkılır?
Depresyon Nedir? Depresyondan Nasıl Çıkılır?
Hayatın içinde yaşanan olaylara bağlı ya da durup dururken çökkün, mutsuz, karamsar hissettiğimiz günler olabilir. Bu olağan bir durumdur. Ancak bu “depresif” hissetme hali eğer sürekli bir hal almışsa, hemen her gün oluyorsa ve günlük işlerimizi yapmamıza engel oluyorsa ya da sürekli olarak hiç bir şeyden keyif alamaz hale gelmişsek, o zaman “Major Depresif Bozukluk” dediğimiz hastalık oluşmuş olabilir. Bu durumda bunun kendiliğinden geçmesini beklemek doğru değildir. Gerçekten bir hastalık olup olmadığının değerlendirilmesi ve eğer varsa tedavi edilmesi gerekmektedir.
Yaşam boyu majör depresif bozukluğa yakalanma olasılığı kadınlar için %10-25 iken erkekler için %5-12 arasındadır.
Depresyondaki hastalar yaşam içindeki aktivitelerini sürdüremezler, iş, aile ve sosyal yaşamları olumsuz etkilenir. Depresyon şu anda dünyada en fazla yeti kaybı oluşturan hastalıklardan birisidir. İyi tedavi edilmemiş depresyon alkol ve madde kullanım sorunlarına ve başka ruhsal hastalıklara da zemin hazırlamaktadır. Uzamış ve iyi tedavi edilmemiş depresyon bedensel hastalıklara da zemin hazırlamakta ve diyabet, kalp hastalıkları gibi bedensel hastalıkların gidişini kötüleştirip ölüm riskini dahi arttırmaktadır.
Çalışmalar göstermektedir ki, depresyon hastalık düzeyinde bulunduğunda antidepresanlar çok başarılı sonuç vermektedirler. Ama depresyon bir hastalık değil de, gündelik moral bozukluğu düzeyindeyse, antidepresanlar işe yaramamaktadır. Yani depresyon hastalığında mutlaka bir etkili tedavi yapmak gerekirken, sadece moral bozukluğu veya yaşadığı olaylara bağlı üzüntü veya mutsuzluk yaşayan bir kişi hastaymış gibi tedavi edilmemelidir. Bunun ayrımını da psikiyatri hekimleri yapabilmektedir.
Antidepresan ilaçlar birtakım hastalıkları tedavi etmede kullanılan ilaçlar olup, hiçbir zaman moral dopingi, mutluluk ilacı, uyuşturarak dertleri unutturan maddeler veya alışkanlık yapan ilaçlar değildir. Antidepresan ilaçlar depresyon hastalığında başarıyla kullanılmakta ve %80’lere varan yüz güldürücü sonuçlar alınmaktadır.
Antidepresan tedavilerin yanında hastalara psikoterapiler uygulanmaktadır. Psikoterapi, psikolojik ve duygusal rahatsızlıkları konuşarak tedavi etme yöntemlerinin genel ismidir. Bilimsel kuramlara dayanılarak geliştirilen psikoterapi yöntemlerinin, eğitimini almış, yetkin kişiler tarafından uygulanması gerekir. Bunlar dışındaki kuramlara dayanmayan, hastaya akıl öğretmeye veya yaşamına çeki düzen vermeye çalışan uğraşları, tedavi edici girişimler veya terapiler diye kabul etmek doğru değildir.
Sonuç olarak, depresyon psikiyatrik hastalıklar içinde en yaygın olan ve en çok yeti kaybı yapan hastalıklardan birisidir. Doğru tanınıp etkili tedavi edildiğinde bir toplum sağlığı sorunu yaratmamaktadır. Oysa, uzman olmayan kişiler tarafından uygun biçimde tedavi edilmeyen depresyon pek çok başka soruna yol açmaktadır.
BİPOLAR BOZUKLUK (İKİ UÇLU BOZUKLUK, MANİK DEPRESİF HASTALIK)
İki uçlu bozukluk (bipolar bozukluk, eski adıyla manik-depresif hastalık) iki ayrı hastalık dönemleriyle karakterize bir ruhsal bozukluktur. Bu hastalık dönemlerinden bir tanesinde taşkınlık (mani), diğerinde ise çökkünlük (depresyon) bulunmaktadır.
Hastalık dönemleri dışında ise hasta hemen tamamen normale döner. Bazı hastalarda ise günlük yaşamı kısmen etkileyen kalıntı belirtiler görülmekle birlikte, hastalar düzelir.
Mani veya taşkınlık dönemi, hastanın aşırı coşkulu olduğu dönemdir. Bu dönemde hastada abartılı önemli düşünceler veya ayağı yere basmayan projeler, kendini olduğundan çok daha yüksekte hissetme, büyüklük düşünceleri, düşüncelerin hastanın zihninde adeta yarışması, kendini aşırı enerjik hissetme, uyku gereksiniminde azalma, hatta uyku gereksinimini inkar etme, sonuçlarını düşünmeden heyecanlı veya eğlenceli faaliyetlere kalkışmak (çok fazla para harcama, aşırı hızlı araba kullanma) görülen belirtilere örnektir.
Depresyonda ise hastada mutsuzluk, karamsarlık, umutsuzluk, özgüvende azalma, değersizlik hissetme, abartılı suçluluk veya pişmanlık duyguları, eskiden zevk aldığı faaliyetlerden zevk alamama, iştahsızlık veya uykusuzluk gibi değişiklikler, ölüm ve intihar düşünceleri, bedeninde nedeni açıklanamayan ağrılar ortaya çıkabilir.
İki uçlu bozukluk toplumlarda ortalama %2-3 civarında görülmektedir. Erken kadın oranı eşittir ve ortalama başlangıç yaşı 20–25 arasındadır.
Hastalığın ortaya çıkmasında genetik yatkınlık önemlidir. Stresli veya travmatik olaylar, hastalığa yatkınlığı olan kişilerde, iki uçlu bozukluğun ilk hastalık döneminin ortaya çıkmasını tetikleyebilir. Bunlar, kimi zaman ailede görülen bir ölüm, işini kaybetmek, doğum veya taşınma gibi olaylardır.
Hastalık dönemleri arasında birçok kişi normal duygudurumlarına döner. Kimileri ise çökkün veya durgun bir duygudurum içerisindedir. Birtakım kişilerin hastalık belirtileri arasında hiç ara olmazken, kimilerinde kısa süreli aralar görülebilir. Ama en çok görülen durum hastalığın ilk yıllarında hastalık dönemleri arasında süre uzun iken, ilerleyen yıllarda bu süre giderek kısalma eğilimi gösterir.
İki uçlu bozukluğun tedavisinde ilaç tedavileri önem taşımaktadır. Tedavi, her hastaya göre, doktoruyla ortaklaşa olarak planlanır. Bu tedavi programında ilaç tedavisi yanı sıra yaşamın düzene sokulması, kötü beslenme ve alkol–madde kullanım alışkanlıklarından uzaklaşma, stresle başa çıkma stratejilerini öğrenme, hastalığın seyri konusunda ayrıntılı bilgiye sahip olma bulunmaktadır. İlaç tedavisi olarak tercih edilen ilaçların başında lityum gelirken, ayrıca valproat, karbamazepin gibi antiepileptikler, antipsikotikler kullanılabilmektedir.
İki uçlu bozukluğun tedavisinde hastalık dönemlerinin tedavi edilmesi kadar, bu dönemlerin yeniden olmasını engellemek de önemlidir. Bu amaçla koruyucu tedavi planlanmaktadır. Koruyucu tedavi, hastalık dönemlerinin daha kolay kontrol altına alınmasında da etkilidir
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder